-
1 göstermek
1. (-i, -e) jemandem etwas (A) zeigen; kennzeichnen (A); hinweisen (auf A); jemandem eine Arbeit anweisen; jemanden als schuldig hinstellen; jemanden als Zeugen benennen; gute Absicht usw zeigen, bekunden; Brille z.B. Schrift nicht erkennen lassen; Liebe usw zeigen, an den Tag legen; Mut beweisen, zeigen; Pass (vor)zeigen; Wort anführen, angeben2. v/i alt, jung aussehen, wirken;-i aday göstermek jemanden als Kandidaten aufstellen, vorschlagen;-e ders göstermek jemandem die Lektion erläutern;güneşe göstermek der Sonne aussetzen;kendini göstermek sich zeigen; Wahrheit an den Tag kommen;kırktan fazla göstermiyor sie wirkt nicht älter als vierzig -
2 kendi
1. pron selbst, selber; er, sie, es;(ben) kendim ich (selbst), (sen) kendin du (selbst), kendi(si) er, sie, es (selbst), kendimiz wir (selbst), kendiniz ihr (selbst), Sie (selbst), kendileri sie (selbst);2. adj eigen;kendiminki mein, meins; der, die, das Meinige;kendi evim mein Haus, kendi evin dein Haus;kendi kitabı sein Buch, sein eigenes Buch;kendi oğlu ihr leiblicher Sohn;kendi başına selbstständig, auf eigene Faust;kendi derdine düşmek nur mit sich selbst beschäftigt sein;kendi dünyasında yaşamak weltfremd sein;kendi düşen ağlamaz wie man sich bettet, so liegt man;kendi göbeğini kesmek sich nur auf sich selbst verlassen;kendi yağıyla kavrulmak im eigenen Saft schmoren; allein zurechtkommen;kendi halinde, kendi havasında eigenbrötlerisch;kendi işini kendin yap Do-ityourself n3. refl pron sich;ben kendime güveniyorum ich verlasse mich auf mich selbst;kendimi iyi bulmuyorum ich fühle mich nicht wohl;belli ki, kendini çok üşütmüş es ist klar, dass sie sich sehr erkältet hat;kendine vor sich; mit sich selbst; ganz allein; selbst-;kendinden geçmek in Ohnmacht fallen;kendine güvenen selbstsicher;kendini atmak sich stürzen (-den aus D);kendini dev aynasında görmek sehr eingebildet sein;kendini beğenmek viel von sich (D) halten;kendini bırakmak sich gehen lassen; sich überlassen (-e D);kendini dirhem dirhem satmak zimperlich sein, fam sich anstellen;kendini bulmak wieder zu sich (D) kommen; eine Persönlichkeit werden;kendini göstermek sich zeigen, auftreten; sich hervortun;kendini ispat etmek sich behaupten;kendini ispat ihtiyacı Geltungsbedürfnis n;kendini tanıtmak sich vorstellen;kendini toparlamak sich zusammennehmen; Vernunft annehmen; zunehmen;-e kendini vermek sich hingeben D, sich aufopfern für;kendi(si)ne gelmek zu sich (D) kommen; Sache sich einrenken -
3 göster
См. также в других словарях:
kendini göstermek — 1) beğenilecek niteliklerini ortaya koymak Hadi susmayın, gösterin kendinizi bakalım! N. Cumalı 2) ortaya çıkmak, belirmek Babam aylığını alamadığı günlerde aç kalmak korkusu da kendini gösteriyordu. M. Ş. Esendal 3) sp. pas alabilmek için boş… … Çağatay Osmanlı Sözlük
kendini sıkmak — kendini zorlamak, çaba göstermek Ben kendimi sıkarak istidadımdan daha çok şen görünmeye çalışıyordum. Ö. Seyfettin … Çağatay Osmanlı Sözlük
kendini paralamak — çok çaba ve özen göstermek Çoğunlukla üniversite diploması alabilmek uğruna kendini paralayan bir gençlikle karşı karşıyayız. A. Cemal … Çağatay Osmanlı Sözlük
kendini satmak — 1) kendisinde olmayan iyi nitelikleri varmış gibi göstermek 2) para karşılığı erkeklerle birlikte olmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
temeyyüz etmek — kendini göstermek, sivrilmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
TEMAYÜZ — Kendini göstermek. Farklı ve yüksek vasfı olmak. Başka vasıflarla üstün olmak … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
kendi — zm. 1) İyelik ekleri alarak kişilerin öz varlığını anlatmaya yarayan dönüşlülük zamiri, zat Kendi ülkemizde kendimizi yok edeceklerdi. R. E. Ünaydın 2) Kişiler üzerinde direnilerek durulduğunu anlatan bir söz Kendisi gelsin. Kendimiz görmeliyiz.… … Çağatay Osmanlı Sözlük
temeyyüz — (A.) [ ﺰﻴﻤﺕ ] kendini gösterme, sivrilme, ayrıcalık kazanma. ♦ temeyyüz etmek kendini göstermek. ♦ temhîl etmek süre tanımak … Osmanli Türkçesİ sözlüğü
evlatlık — is., ğı 1) Evlat olma durumu Evdekiler Tanrı huzurunda şahit tutup Seyit i evlatlıktan reddetti. L. Tekin 2) Küçük yaştan beri eve alınıp yetiştirilen kimse Albayın evlatlığı kendini göstermek için terliklerini şaplata şaplata aşırı bir kırıtışla … Çağatay Osmanlı Sözlük
işgüzar — sf., T. iş + Far. guẕār 1) Gereği yokken, genellikle kendini göstermek için işe karışan (kimse) 2) esk. Eli işe yatkın, becerikli (kimse) … Çağatay Osmanlı Sözlük
kırıtış — is. Kırıtma işi veya biçimi Albayın evlatlığı kendini göstermek için terliklerini şaplata şaplata aşırı bir kırıtışla geçmişti. H. Taner … Çağatay Osmanlı Sözlük